Güzellik Üzerine

Son bir kaç yazımda kişisel konulara girdiğimin farkındayım. O yüzden bu yazımda bir tartışma konusu atmak istiyorum ortaya. Güzel deyince aklımıza ne geliyor, kime güzel diyoruz ve aslında güzellik ne demektir? Burada bir parantez açıp iç güzellikten veya estetikten bahsetmediğimi belirtmek istiyorum. Sadece fiziksel güzellikten bahsediyorum.

Bu üzerinde düşündüğüm bir konu ne zamandır. Düşündükçe şunu fark ettim ki, güzel olan ve güzel gözüken birbirinden farklı şeyler. Bir diğer deyişle güzellik algısı ve fiziki olarak güzel olmak her zaman aynı şey anlamına gelmiyor. Güzel bir kadın veya yakışıklı bir erkek durumlardan ve şartlardan bağımsız olarak her şekilde güzel olarak tanımlanabilirken, seven insan eşini dünyanın en güzeli olarak düşünebilir. Bunlar birbirlerinden farklı güzellik olgularıdır.

Birinci olarak fiziki yani nesnel güzellikten bahsedelim. Aslında konunun başında şu soruyu sormamız gerekir: Neden bazıları diğerlerinden daha güzel? İnsan olmaktan bağımsız tüm canlılarda (ancak memelilerde daha yoğun olarak rastlanabilen) bu güzel olma hali, içsel olarak yani kimsenin bilinçli olarak yapmadığı, herkesin üzerinde fikir birliğine varabileceği bir durum. Yolda yürürken, bir ortama girdiğinizde duygularımızdan bağımsız olarak etrafımıza bakarsak, bazı insanların (cinsiyetleri önemli değil) diğerlerinden daha güzel olduklarını gözlemleyebiliriz. Üstelik bu durum kişinin giydiklerinden ve tavırlarından bağımsız olarak gerçekleşir. Bazı insanlar güzeldir, bazıları değildir.

Peki neden? Bunun en basit cevabını "simetri" olarak vermek istiyorum. Hepimizde (eğer olağandışı bir durum yoksa) aynı sayıda ve aynı yerde organ bulunuyor. Hepimiz temel olarak birbirimize benziyorsak eğer, birimizi diğerinden ayıran fark ne? Bu fark, bu bahsettiğim organların şekli, büyüklüğü ve birbiriyle uyumundan geliyor. Büyük bir burnu çirkin yapan burnun kendisi değil, etrafıyla olan ilişkisi onun nasıl gözüktüğünü belirliyor. Bu son derece ince nüanslar bizim istekli olarak görebildiğimiz şeyler değil ama nasıl usta bir marangozun bir tahtaya baktığında yapmak istediklerini görebiliyorsa, biz de başkalarının yüzlerine bakarak karşımızdakinin simetrisini görebiliyoruz.

Aslında şimdi bahsedeceklerimden bir kaç paragraf sonra bahsedecektim ama kafalardaki soru işaretlerini gidermek adına güzellik algısı konusuna değinmek istiyorum. Çünkü şimdiye kadar anlattıklarım kolektif bir güzellik "kuralının" olduğunu öngörüyor. O yüzden "kimi insan kimisini beğenir, diğerini beğenmez" gibi bir argümanı savuşturabilmek için güzellikteki nesnellik ve öznellik arasındaki farkı açıklamalıyız. Güzellik algısı, kişilere, kültürlere ve ırklara göre değişebilen, son derece öznel ve duyguların ön planda olduğu bir kavramdır. Örneğin kadınlarda ince bel, erkeklerde sert hatlı bir çene günümüz şartlarında aranılan özelliklerdendir. Kuzey Avrupa ülkelerinde sakallı erkek daha cazipken, Asya ülkelerinde böyle bir şart aranmaz. Kimisi sarışınlardan hoşlanırken diğeri esmerleri daha güzel bulabilir. Daha önce bahsettiğim kuralı düşünelim şimdi. Herkesin sarışınları çekici bulduğu bir ortamda esmer ve fiziksel olarak simetrik (karışmasın diye güzel demiyorum) biri güzellik algısı açısından güzel olarak tanımlanmayabilir ancak o kişinin güzel olmadığı söylenebilir mi?

Güzel olan her şey simetrik olmadığı gibi simetrik olan her şey de güzel değil. Örneğin burnunun yerinde gözü olan, ağzı yerine kulağı olan birisi güzel olarak kabul edilemez, çünkü "normal" olarak kabul edilemez. Dolayısıyla insanlığın tümünün normal olarak düşündüğü bir şeyi simetriyle birleştirdiğimizde güzel kavramını oluşturabiliriz. O yüzden buna kural diyorum. Kimsenin insan organlarının sayılarına itiraz etmesini beklemiyorum. Burada bir ekleme yapmam gerekebilir. Normal kavramıyla pozitif bir çağrışım yapmadığım gibi "normal değil" diyerek negatif bir durumdan bahsetmiyorum. Bir insan bazı durumlarda, şartlara bağlı olarak, farklı sayılarda organlarla doğabilir veya yaşamının bir bölümünde organlarını kaybedebilir. Bu kesinlikle o kişinin insan altı biri olduğunu göstermez, sadece güzellik kuralına göre artık güzel olarak kabul edilmediğini gösterir. Bu, diğer insanlara göre o kişinin dünyanın en güzel insanı olmasını engellemez tabii ki.

Araştırmalar güzel insanların diğer insanlar üzerinde daha pozitif etkiye sahip olabildiğini söylüyor. Bu yüzden ABD'de CV'ler üzerine fotoğraf koymanın yasak olduğunu biliyorum. Bir diğer araştırmada ise deneklere bozuk görüntülü veya ses senkronizasyonu bozuk videolar izlettiriliyor. Denekler bu videolara negatif tepki veriyorlar. Eğer ikisini birleştirirsek, yüzünde belli bir simetri taşımayan kişilerin diğer insanlar üzerinde bozuk video etkisi yarattığı söylenebilir mi? Araştırmak gerekiyor. Bunun bir diğer sebebi de güzel insanların iyi hareketlerle özdeşleştirildiği olabilir. Bunun tehlikelerini başka bir yazıda konuşalım.

Aşık Veysel'in de dediği gibi, "Güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasa." Gerçekten de insanları güzel yapan başkalarının duyguları mı? Yoksa insanların ruh hali, davranışları, tavırları mı? Hem evet hem de hayır. Hayır çünkü bildiğiniz gibi, "altını çamura atsan, altın yine altın". Güzel olan her şeyden bağımsız olarak güzel. Aynı zamanda evet çünkü, simetri de bir zamandan sonra "göz yorgunluğu" dediğimiz ve aslında dikkat dağınıklığının hedefi olabilir. Böylelikle insanlar güzel olabilmek için yardımcı faktörlerden de yararlanıyorlardır mutlaka.Yardımcı faktörler demişken, makyaj, estetik gibi konulara hiç girmediğimin farkındayım. Azılı bir makyaj ve estetik düşmanı olarak bu konudaki düşüncelerimi başka bir yazının konusu olarak not alıyorum.

Bu yazımda güzellik kuralından ve güzellik algısından bahsettim. Bu konuda sizin yorumunuz nedir, yorum yapmaktan ve paylaşmaktan çekinmeyin.

Kalın sağlıcakla.


Yorumlar