Merhaba

Ray Bradbury, "Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık" (Zen in the Art of Writing, Altıkırbeş Yayınları, 2017) kitabında yazı yazmaya bağımlı olduğundan bahseder.Yaptığı uzun yolculuklarda yazı yazmadan geçen bir günün bunaltıya, iki gün fiziksel rahatsızlıklara, üç günün ise dayanılmayacak kadar zorlanmalara sebep olduğunu söyler. Ayrıca 12 yaşından beri her gün bin kelime yazdığını belirtir. Ben Sayın Bradbury kadar bağımlı olmasam da yazmaktan hep hoşlandım. Benim ki biraz parmak tiryakiliği. Böyle düşününce, sanırım yazmamak ruhumda oluşan sıkıntıların sebebi olabilir. Belki de değildir. Ben artık bir sebep aramaktansa, çözüme ulaşmak istiyorum. Belki yazmak bana tahmin ettiğimden daha farklı yardımcı olabilir.

Bunun kişisel bir blog olduğunu belirtmem gerekmiyor sanırım. Burada öykülerimin yanı sıra denemelerim, güncel konular hakkında yorumlarım, incelemelerim vb. yazılar da yer alabilir. Herhangi bir topluluğa, takıma veya partiye üyeliğim yok ve yazdıklarımı olabildiğince tarafsız yazmaya çalışacağım. Bu, benim de kendi fikirlerim olduğu gerçeğini değiştirmez tabii ki. Yazdıklarım şahsımı bağlar. Herhangi bir konu sınırı koymak istemiyorum kendime, her şey masanın üzerinde... Lütfen yorum yapmaktan veya katılmadığınız/katıldığınız noktaları bana iletmekten çekinmeyin.

Bu yazdıklarımı internet ortamına yazdığımın ve herhangi bir telif hakkım olmadığının farkındayım. Eğer okursanız ve hoşunuza giderse, kullanmaktan çekinmeyin. Sadece kaynak gösterebilirseniz çok mutlu olurum. Tersi durumda oturup, kısa bir süre boyunca üzüleceğimi, sonrasında da hayatım boyunca kafama takacağımı söylemeliyim. Bu adaletsiz ve acımasız dünyada yapabileceğim başka bir şey yok.

Sosyal medya biraz da mahalle deliliğine benziyor. Dinleyici olsa da olmasa da ben elime direksiyonumu alıp, anlatacağımı anlatacağım. Sürçü lisan edersem şimdiden affola.

Hoş geldiniz.

Yorumlar